Pazartesi, Ocak 11, 2016

Pinta ve Florena Kaplumbağaları İçin Yeni Umutlar

Evet birkaç sevindirici haber var Galapagos takım adalarından.

Soyu tükendiği sanılan 2 türün yakın akrabaları isabella adasında bir kez daha bulundu içlerinde safkanda olabilir. Daha önceden de tespit edilmiş karma turler vardı ama fazlası her zaman iyidir.
Özellikle hibrit Pinta kaplumbağaları çok az sayıdalar

Bunca yıl sonra bile adalarda araştırma ve keşif çabaları hala devam ediyor. Kayıp türler yada hiç bilinmeyen türler bile her an bulunabilir. Bu çerçevede 18 kasım 2015 tarihinde Isabella adası kuzeyindeki volf volkanı çevresinde yeniden büyük bir keşif düzenlenmiş. Çok sayıda ekip oldukça zorlu olan  bölgenin dikenli taşlı ve engebeli arazisinde yeni kaplumbağalar bulabilmek için görev almış. Arazi koşulları nedeniyle o bölgede dolaşmak doğaya meydan okuyan bir maceradır.

Keşif için Volf volkanının seçilmesinin 2 nedeni var. Birincisi kıyıdan uzaklığı, yüksekliği ve zorlu doğası sebebiyle bu bölgede yaşayan kaplumbağaların yağmadan kurtulmuş olma ihtimallerini yüksek olması. ikincisi ise 2001 2005 yılları arasında bu arazide bulunmuş kaplumbağalarda yapılan DNA testleri esnasında bazılarının genetik kodlarında Florena ve Pinta adası kaplumbağa izlerinin bulunması..Kısaca yeni nesillerde bu izleri bırakan orjinal genetik yapıya sahip yaşlı nesil kaplumbağaların hala o bölgede bulunma ihtimali.

2013 yılına kadar 17 hibrit pinta kaplumbağası ve 280 de hibrit florena kaplumbağası varlığı tespit edilmiş. Hibrit demek 2 farklı ama yakın türün çiftleşmesinden oluşan karma tür demek.Yani bu kaplumbağalar safkan değiller. Pinta hibritleri asıllarına % 80 Florena hibritleri ise % 90 benzerlik gösteriyor.

Tabi akla hemen şu soru geliyor. Soyları tükenmiş Pinta ve Florena kaplumbağalarının DNA kodlarının isabella adasında işi ne ?

Bu işin sırrı geçmişte adalardan kaplumbağa toplayan balina avcıları ve korsanlarda saklı. Gemiden düşürdükleri yada kendi başlarına güverteden bir biçimde suya düşen yada yada geminin ağırlığını azaltmak amacıyla artık ihtiyaç duyulmadığı için suya atılan yada başka bir adada karaya bırakılan vs. vs. kaplumbağalardan sağ kalmayı başaranların yerel türlerle karışmış hibrit soylarıdır bunlar.


Araştırma başladığında ilk günler umut kırıcı geçiyor çünkü kurak arazide ancak çok az sayıda kaplumbağaya raslanmış. Fakat 3 cü gün yağmaya başlayan yağmur herşeyi değiştiriyor. Birden birde suskun telsizler rapor üstüne rapor vermeye buldukları kaplumbağaların koordinatlarını iletmeye başlıyor. Çünkü yağan yağmurun aşağıya aktığı minyatur vadilerde oluşan birikintilerden su içmek isteyen kaplumbağalar volkanın daha üst rakımlı bölgelerinden ve çalılık bölgelerden açığa çıkarak aşağıya inmeye su yolunda beklemeye başlamışlar..Uzun kurak bir dönemden sonra su içebilmek için tek şansları bu andır.

Vadiciklerde bulunan kaplumbağalar hemen yakalanıp helikopter ve ağ yardımıyla gemiye taşınıyor. Biliyorum burası pek hoş değil yani yaşadıkları bölgelerden alınmaları kısmı , ama sanırım detaylı inceleyebilme ve populasyonu çoğaltma amacıyla özel bölgelerde korunma altına alınmaları gerekli görülmüş.

Keşif devam ederken 24 kasımda 1000 feet yükseklikte tek bir kaplumbağaya daha raslanıyor. Uzaktan ilk bakışta saddleback yani eğersırtlı ( ortası kubbe biçiminde değilde basık olan) bir kaplumbağa bu. Yaklaştıkça iyice belli oluyorki  bu kaplumbağa görsel olarak 2012 yılında ölen Pinta adası kaplumbağası Lonesome George un birebir aynısıdır.

Galapagos tarihindeki en heyecen verici keşifleden biridir bu.. Tükendiği sanılan Lonesome George alt türünün tükenmediğine dair çok kuvvetli bir umut. Tabi daha doğru birşeyler söyleyebilmek için detaylı DNA testlerinin yapılması gerekmektedir.
Lonesome George benzeri kaplumbağa da gemiye alınır. O ve 13 erkek 19 dişi den oluşan 32 kaplumbağa Santa Cruz adasındaki özel bölgeye taşınarak karantina altına alınırlar.

Yapılan kan testleri sonucunda bu kaplumbağaların bazılarının soylarının epey önce tükendiği düşünülen Pinta ve Florena adası kaplumbağalarından genetik kodlar taşıdığı anlaşılır. Bu zaten görsel benzerlikten dolayı beklenen birşeydi. Anladığım kadarıyla Lone some George benzeri kaplumbağada hibrit yani safkan Pinta değil. Şimdilik bu 32 kaplumbağa içinden 2 hibrit Pinta 5 de hibrit Florena kaplumbağası tespit edilmiş. Diğerleri hala belirsiz , henüz incelenemediler ama görsel açıdan 2 kayıp türe çok benziyorlar. Tespit edilenler ise belki safkan değiller ama eldeki tek şans bu hibritler. Bu yüzden çok değerliler. Özellikle hibrit Pinta kaplumbağalarının birinin dişi diğerinin erkek olması çok önemli.

Şimdi yeni bir süreç başladı. Özel bölgeye alınan bu 2 tükenmiş türün yani Pinta kaplumbağası ve florena kaplumbağasının çok yakın akrabaları sayesinde yeniden çoğaltılması amaçlanıyor.Eh buda en az 50 yıllık bir süreç demek.

İnsanların acelesi var ama kaplumbağaların hiç yok...

Elimde bazı fotoğraflar var ama bunlar keşfe katılan bilim adamlarının çektiği kişisel fotoğraflar . Kaynak bile versem buraya eklemek şikayete yol açabilir bu yüzden henüz eklemedim..

Çarşamba, Ocak 06, 2016

Anılar ve Kalbim



Uzun zaman sonra yolum düştü oraya , son zamanlarda çok kez yakınından geçmiş
ama görmemiş olmalıyım. Belkide bilinç altı dönüp bakmamışımdır
Çünkü sordum. Ne zaman ?  Dediler epey oldu....
Kapanmış..
Sessiz , çıplak ve karanlıktı.
Üstelik terk edilmiş kasabalar gibi yan tarafındaki 2 mağaza da kapanmış , tam olmuş yani..
Diğer taraftaki kitapçı çoktan kapatıp gitmişti zaten...
Fotoğrafları cep telefonumun otomatik hataları düzeltme çabasıyla olduğundan
çok daha ışıklı çıktı.
O kadar aydınlık değil artık orası.

Orasını öyle görünce üzüldüm.
Herşey değişiyor biliyorum.
Daha mı iyi , daha mı kötü işte onu bilemiyorum.
Hiç birşey eskisi gibi kalmıyor.
Eskiler bir bir çöküyor yerlerine yenileri kuruluyor yada kurulamıyor.
Bizde çeşitli duygular yaratıyor bu değişimler.
Nostaljide bu değilmi zaten , alışılmışın değişimine karşı duygusal tepkimiz.

Bahsettiğim yer Amazon Cafe.
Bir AVM nin en alt katında , bölge olarak esas AVM parkurundan biraz uzakta
kıyıda kalmış bir yerdi.
Yolunuz düşerse şaşırır çölde birden vahaya raslamış gibi olurdunuz
Adı gibi amazon ormanları tarzı dizayn edilmiş bir cafe idi orası.
Tam ortasından AVM nin soğutma suyu dere biçiminde akardı,
suyun 2 tarafında da masalar vardı
Akar suyu minik ahşap köprülerle geçerdiniz.


 






Bir ara canlı müzik yapılırdı , nezih bir yer olması için çok çaba ve para sarfedildiği belliydi.
Bazısı suni bazısı gerçek bitkileri , büyük boyutlu akvaryumlarda iri balıkları vardı.
Ben hatırlamıyorum , raslamadım ama zamanında maymun ve papağan da varmış
bu cümbüşün içinde.
Ve tabi ortadaki akar suyun içinde çok sayıda büyük cüsseli su kaplumbağaları vardı.
Benim için önemi burdan gelirdi...

Cafenin o sessiz sönmüş haline bakarken onunla bağlantılı geçmişim canlanıverdi birden bire.

Yataktan kaplumbağa kaplumbağa diye fırlayıp , sokaklarda daha ne yapsam acaba diye
dolaştığımız , gece geç saatlerde forumlarda son cümlelerimizi tamamlayıp ancak
o zaman yattığımız günlerdi.
Çokta eski değil ama gene de asırlar öncesinde kalan zamanlar gibi geliyor şimdi o günler.

Heryerden kaplumbağa ilgisiyle sanal dünyanın olanaklarını kullanarak bir araya gelmiş
ufak bir koloniydik.
Mesajlaşır , kendi çapımızda sorulara yardımcı olmaya çalışır , yeni arkadaşlıklar kurar
bazen de yerli yersiz birileriyle kapışırdık :)
Acemiydik heyecanlıydık ama mutluyduk.

Her mesajda , her mailde , bir başka çarpardı kalbim.
Hala daha beni çarpan yada kıran çok şey var o eski mesajlarda maillerde.
Anılarımda ne çok şey var.

Amazon Cafe mesajlarım da bahsettiğim ve eleştirdiğim bir yerdi.
Biz 28 derece su ısısı,  güneş ışığı , UVB ışığı ve kalsiyum takviyesi şart diye yırtınırken
o uygunsuz şartlardaki yapay akarsuda , hangi evlerden düştüğü bilinmeyen çok sayıda kaplumbağa hayata tutunmaya çalışırdı.

O yıllarda bir gün oradan geçerken artık bakılması zor gelen bir kaplumbağanın suni dereye terk ediliş seromonisine denk gelmiştim. Genç bir kız ve ailesi terk etmeden önce son kez ellerindeki kaplumbağaya bakıyorlardı. Bir kaç sn düşünmüştüm olaya müdahil olsam mı , uyarsam mı diye..
Sonra yürüdüm uzaklaştım. Geçersiz bir ukalalıktan başka ne diyebilirdim ki..
O suda sürüyle herbiri kendi özgün terk hikayeleri olan çok sayıda kaplumbağa vardı.
Ölümcül kaplardan , pis akvaryumlardan kendi lağımlarında yaşamaktan kurtulan bir manada şanslı yada çok dayanıklı kaplumbağalar...
Ahşap köprüye çıktığınız zaman acaba yem atarmı diye size yaklaşan büyük ebattaki
hüzünlü kaplumbağalar.
Bazısı uzaktan bile bariz belli olan beyaz lekeli , bazısının rengi atmış.
2 hafta sonra giderdiniz mesela , beyaz lekeleri olan yok.
Bulamazdınız.

Sonra bir gün işin sırrını Avm nin dışındaki pethopta çözmüştüm.
Çok kaplumbağa satıyoruz oraya demişti birisi , sürekli ölüyorlar ama yerlerine bizden alıp yenilerini koyuyorlar.
Çok büyüdü bakamıyoruz , plastik kaba sığmıyor artık diye petshopa bırakıyordu insanlar kaplumbağalarını.
Petshoptan sonra da o boyuttaki kaplumbağaların tek istikameti avm nin soğutma suyundan oluşan amazon deresiydi.
Ve ben nereye geldim , yaşasın yüzebiliyorum ama nerde benim ısıtıcı lambam diye dere boyu yüzerken....birgün..
Nokta....


Fakat tüm olumsuzluklarına karşın evlerdeki pis akvaryumlardan çok daha yaşamaya
elverişli bir yerdi. Orası kesin.
Aşağıda 2006 yılında kaçak çektiğim fotoğraflar var





Bu fotoğrafa dikkatli bakarsanız kenardaki  kayaların 
ve sudaki ışıkların üstünde ki kaplumbağaları seçebilirsiniz







O zamanlar sıkça gelir yukardan kaplumbağalara bakardım.
Fotoğraf çekmeye çalışırken güvenlik beni hep uyarırdı. Yasak çekmeyin..
İri ve güçlü olanları su altındaki lambaların üstünü kaparak ısınmaya çalışırdı.
Bazısıda kurumak için binbir çabayla kenardaki kayalara tırmanırdı
düşe kalka , tekrar tekrar deneyerek
Güneş ışığı yok , sıcaklık yok...
Yukarı çıkmayı başaranlar hemen yakınlarındaki masada oturan müşterilerle bakışırdı.
Yemek yiyen kişilerden biri masadaki tuzluğa biraz hızlı uzansa mesela ,
ürküp şıp diye suya atlayan kaplumbağalar.

Kaplumbağalar ne oldu diye sordum, dağıtıldılar , isteyene verdiler dediler.
O kaplumbağalardan sağ kalanlar şimdi bir kez daha nerelere düştüler acaba.

Biliyorum , bizim forumlarda yazdığımız günlerden bu yana çok şeyler değişti.
Neredeyse tüm kaplumbağa siteleri tek tek silindi internet çöplüğünden.
Bütün üstadlar bile geçerli bahanelerle kaplumbağalarını terk ettiler.
Kaplumbağa ithalatı ve satışı yasaklandı. Tabi bu yasak ne kadar geçerli tam bilemiyorum.

Amazon cafe nin kapanıp karanlığa gömülmesi , o günden bu güne olan bitenin
kısa bir izahı gibi.