Salı, Aralık 27, 2011

Galapagos Dev Kaplumbağaların eski cenneti

Galapagos takım Adaları pasifik okyanusu'nda Ekvator'un 1000 km açıkların daki 13 büyük 6 ufak ve 107 minik adacık ve kayalıktan meydana gelmiştir. Onu diğer yerlerden daha farklı yapan şey milyonlarca yıl boyunca dışardan herhangi bir müdahele olmadan tamamen kendi içinde izole edilmiş olarak gelişen özgün faunasıdır. İnsanlar tarafından keşfedilene kadar sadece adalara özgü olan milyonlarca kuşun yüzbinlerce sürüngenin ve dev kaplumbağaların özgürce yaşadığı, hiçbir canlının doğal düşmanı bulunmadığı için barışçıl bir yaşamın hakim olduğu bir yerdi. Dev kaplumbağaları ve iguanaları gibi adalardaki kuş türleri de 1000 km uçarak ana karaya ulaşacak yapıda olmadıkları için adalara özgü endemik türler olarak evrimleşmişlerdi. Örneğin 14 büyük adasının her birinde ayrı bir alt tür olarak evrimleşmiş 14 farklı kaplumbağa yaşamaktaydı.

Ama bu el değmemişlik çok fazla süremeyecekti çünkü sonunda insanoğlu uzun deniz seyahatlari yapabilmenin sırrını çözmüş, İspanyollar o hırslı ve acımasız keşifler çağını başlatmışlardı. Okyanuslar kısa sürede buldukları her yeri talan etmeye giden gemilerle doldu. İnsanlar bütün cennetleri yok etmeye and içmiş gözü doymaz canavarcıklar halinde dünyaya yayıldılar.Galapagos takım adaları da daha fazla saklı kalamazdı ve sonunda bir gün oda keşfedildi.


Galapagos Takımadaları haritası




Adalar ilk defa 1535 yılnda Panama piskoposu Fray Thomas de Berlanga tarafından bir raslantı sonucu bulunmuştur.Panama dan yeni keşfedilen Peruya doğru görevine giderken rüzgarsız kalan gemilerinin akıntıyla sürüklenmesi sonucu piskopos kendisini Galapagos takım adaları açıklarında bulmuştu.Tükenen su stoklarını yenilemek için adalara çıkmalarıyla da adaların milyonlarca yıl süren sessizliği ve el değmemişliği bozulmuş oluyordu.Cennetin sonu artık gelmişti.İnsanların o gözü doymaz vahşeti ve yıkımı bu tarihten sonra adaların üzerine bir kabus gibi çökmüştür.

Kolayca su bulamadığından mıdır nedir Thomas de Berlanga adaları yararsız ve dikenli bir sürüngen yuvası olarak kayda geçmiştir.Bu nedenle adalar bir süre daha rahat bırakılsa da bu çok uzun sürmeyecektir. Adaların talihsizliği, İspanyanın dünyaya yayılmasına engel olmak isteyen İngilterenin bölgeye yolladığı korsanlara ev sahipliği yapmasıdır. 1790 yılından sonra ise adayı balina avcıları kullanmaya başlıyor ve ilk defa bu tarihlerde Captain James Colnett tarafından adanın ciddi olarak bir haritası çıkarılmıştır.Colnett Floerana adasına uzun süre denizlerde kalan balina avcılarının haberleşmesi için bir de posta kutusu yapmış.

Bütün bu süreç boyunca adalardaki dev kaplumbağalar gemilerde uzun süre susuz ve yiyeceksiz dayanabilen birer dayanıklı hazır gıda olarak görülmüşlerdir. Yüzbinlerce dev kaplumbağa yüz yıl boyunca adalara uğrayan aç denizcilere besin maddesi olmak üzere adalardan sürekli toplanmışlardır. 19. yüzyıl boyunca adadaki 200 binden fazla kaplumbağa sayısız sürüngen, iguana, kuş ve fok bu sebepten insanlar tarafından yok edilmiştir.Tahribat bununla da sınırlı kalmamış. İnsanoğlu her zaman yaptığı gibi buradada adaların doğasına kendi çıkarları doğrultusunda düşüncesizce müdahele etmiş. Amerikalı savaş gemisi U.S.S Essex 1813 yılında bölgedeki İngiliz balina avcı filosunu yok ettikten sonra Kaptan David Porter adalara bir miktar keçi salıyor. Bu keçiler yıllar içerisinde doğal düşmanlarının olmamasının da rahatlığı ile özgürce çoğalarak 100.000 keçilik dev bir orduya dönüşerek adaların kendi doğal dengesi içerisinde gelişen bitki örtüsünü tümden tahrip ediyorlar.Bu da aynı bitki örtüsüyle beslenen kaplumbağalar açısından oldukça kötü sonuçlar doğuruyor. Değişik adalardaki kaplumbağaların aralarındaki görsel farklılıkları ilk belirten kişide işte bu kaptan Porter'dir.Kaptan Porter belki farkında değildir ama bu şekilde dev kaplumbağaların her adada farklı evrimleşen alt türleri arasındaki farklılıklara bilmeden işaret etmiştir. Bu yıllarda adaya gelen bir diğer tanınmış kişi ise Mobby Dick isimli romanın Amerikalı yazarı Herman Melville dir. Hatta Melville 1854 yılında ada ile ilgili kısa bir hikaye bile yazmıştır "Los Encantadas"



Isabella adasında bulunan Alcedo volkanı çevresindeki bir su birikintisi
etrafında toplaşan dev kaplumbağalar




Dev kaplumbağa




Adalardaki erkek iguanalardan biri



Bir başka Galapagos iguanası






Dünyadaki tek deniz iguanası Galapagosta yaşamaktadır



1807 yılı adaların tarihinde yeni bir dönüm noktasıdır.Cenneti talan etmekle yetinemeyen insanoğlu artık gözünü adalara dikmişti.İlk defa İrlandalı Patrick Watkins ıssız Florena adasına yerleşerek sebze yetiştirmeye ve adaya gelen gemilere satmaya başlıyor.Watkins'in bu macerası yanlız 8 yıl sürüyor.İkinci yerleşim macerası ise 1833 yılında Texastan kaçan Jose Villamil isminde bir Fransız'ın bir gurup yerleşimciyle birlikte gene Florena 'ya yerleşmesidir.Willamill'de tıpkı Watkins gibi sebze meyve keçi ve domuz yetiştirmeye ve adaya gelen gemilere satmaya başlıyor.Willamil kolonisinin kuş gübresi ve kömür çıkarmak gibi adayı tahrip eden 2 başarısız projesi olsada bunlar pek yürümemiş. 1832 yılına dek İspanyaya ait kabul edilen adalar bu yıldan itibaren Ekvator hükümetinin sahipliğine geçiyor.

Darwin 1835 yılında adalara geldiğinde 200-300 kişinin yaşamaya başladığı Florenada artık tek bir kaplumbağa bile kalmamış adaya özgü dev kaplumbağa alt türü sonsuza kadar yok olmuştur.

Villamil kolonisinin adalarda yaşamaya muaffak olmasıyla artık adaların hakimi olan Ekvator hükümeti adaya bir hapishane kolonisi yapmaya karar veriyor bunun üzerine Villamil kolonisi adaları terkediyor.1846 yılında Villamil'in kolonisinin de adaları terk etmesinin ardından adaya ulaşan Berthold Seeman adında bir doğabilimci ise "Florena'da tek bir kaplumbağa bile yoktu ama 2000 baş inek ve ziyaretçilere saldıran sayısız vahşi köpek vardı " diye yazmıştır.
Diğer adalardan Santa Fe ve Rabida da ise kaplumbağalar daha bu yıllarda artık tükenme noktasına gelmiş durumdadır. 1860 yılında petrolun keşfi nedeniyle sperm balinalarından elde edilen yağa karşı olan gereksinim bitince korsan devri gibi adadaki balina avcılarının da dönemini biter ama fok avcıları hala fok kürkleri için adaya sık sık uğramaktadırlar. 1869 yılında ise yeni bir kolonileşme hareketi daha görüyoruz.Manuel Cobos önderliğinde bir gurup yerleşimci San Cristobal adasında Progesso isminde bir yerleşim birimi kurarlar. Acımasız yönetimi yüzünden Cobos birkaç yıl sonra öldürülse de Koloni günümüze kadar ulaşmayı başarmış hatta Galapagos takım adalarının günümüzdeki yönetim merkezi olmuştur.




Adalardaki Endemik kuşlardan Swallow Tails




Daha sonraki yıllarda çeşitli kolonileşme hareketleri daha olmuş ve bu yerleşimlerden bazıları da günümüze kadar ulaşmışlardır. 1924 yılında William Beebe nin "Galapagos: World's End" kitabını yazmasıyla Avrupa ve Amerika da adalara olan ilgi birden artmaya başlamıştır.Bu kitapla birlikte adaya turistik geziler başlıyor.Hatta ABD başkanı Franklin Roosvelt bile 1938 yılında adaya turistik bir ziyaret yapmıştır.Kitabın etkisiyle 1927 yılında 60 kadar Norveçli Florena adasına gelerek yerleşmiştir.Modern yaşamdan uzak sakin bir cennetin vaadedilmesine ramen bölgedeki gerçeklerin farklı olması sebebiyle bir çoğu kısa sürede ülkelerine geri dönmüş bir kısmı ise San Cristobal deki yerleşim bölgesine taşınmıştır.Yıllar boyunca ada romantik vaadlerle koşup gelen ama başaramayıp geri dönen bir yerleşimci trafiğine sahne olmuştur.1930 larda bu seferde aralarında bir Avusturyalı bir baroness ve bir doktorunda olduğu küçük bir gurup Alman asıllı yerleşimci bir kez daha Florenaya yerleşmişlerdir.Bu gurupta esrarengiz olaylar yaşanmıştır.Barones ve guruptan bir kişi hiçbir iz bırakmadan kaybolmuşlar diğer bazı gurup üyeleri ölmüşlerdir. Bu olaylar Florena esrarı şeklinde çeşitli kitaplarda konu edilmiştir.

2. dünya savaşı yıllarında son büyük tahribatı ABD yapmış Baltra adasına bir havaalanı inşa etmiş ve savaştan hemen sonra Ekvator hükümetine terk ederek çekilmiştir.Tüm bu tahribatın ardında en sonunda Ekvator hükümeti Darvin'in adayı ziyaretini 100 yılı olan 1935 de adalardaki doğal hayatı koruma altına almaya karar verdi. Fakat çok geç kalınmıştı çünkü adalarda var olan dev kaplumbağalara ait 14 alt türün 3 ü artık tamamen yok olmuştu. Pinta adasına ait alt türden ise sadece 1 tane kalmıştır 80 yaşındaki Lonesome George ( yalnız George) bugün hala koruma altında tek başına yaşamaktadır.

Dışardan getirilen adalara ait olmayan hayvan ve bitki türleri faunayı tamamen değiştirmiş ve doğal hayatı geri kurtarılamaz bir hale dönüştürmüştü.Adaya dışardan gelen fareler, domuzlar , vahşi kedi ve köpekler doğal yaşamdaki sürüngenleri , kuşları ve bunlara ait yumurtaları yemekte ,doğal bitki örtüsü zamanında adaya salınan ve vahşileşen keçiler tarafında tüketilmekteydi.

1960 yılında adaları bu tahribattan kurtarmak için Avrupalılar tarafından çalışmalar başlatılmış ve bu amaçla 1964 yılında Charles Darvin Araştırma Laboratuarı kurulmuştur.Bu laboratuar kaplumbağa ve diğer sürüngen yumurtalarını koruma altına almak amacıyla toplamaya ve soylarını çoğaltmaya başlamıştır çünkü bazı türlerde tükenme hat safhalara ulaşmıştı. Örneğin Darvin Araştırma laboratuarı işe başladığında Espanola adasına özgü kaplumbağalardan sadece 11 dişi ve 2 erkek kaplumbağa kalmıştı. Galapagosta tüm karşı çabalara ramen tahribat hala sürmektedir.Yapılan çalışmalarla tahribat bir azaltılmaya çalışılmaktadır.Adaların topraklarının % 95 milli park ilan edilmiş olsada hala adalarda yaşayan çok sayıda Ekvatorlu bulunmakta bu kişiler geçinebilmek ve yaşayabilmek için isteselerde istemeselerde yaşamlarıyla adaların benzersiz doğasını tahrip etmeye devam etmektedirler.Yeterli kaynak olmaması ve ciddi önlem alabilmek için sert tedbirler alınması gerektirdiği için Ekvator hükümeti tam etkili olamamaktadır.Ayrıca adaya dışardan getirilen ve istilacı türler olarak adalandırılan vahşileşmiş hayvanların adalar doğasında yapmakta oldukları yayılma ve tahribatta hala devam etmektedir.


Adalarda 1999 da çekilen bu resimde avlanan vahşileşmiş bir kedi
görülüyor. Ağzında yeni yakaladığı bir sürüngen yavrusu var




Not :

Evet Galapagos takımadaları bir cennetti ama biz insanlar için değil. Orası kaplumbağaların kuşların ve iguanaların cennetiydi.O cennete en son biz geldik. Dünyadaki herşeyin bizim için yaratıldığını , sömürmemiz için emrimize sunulduğunu düşünen o ilkel ve acımasız düşünce sistemimizle geldik. İnsanoğlu gelmeden önce o adalarda doğanın barış ve sükunet içindeki bir uyumu söz konusuydu. Ama kirletildi.Çıkarlarımız ve ihtiraslarımız söz konusu olduğunda hiç bir şeye acımıyoruz.Asla ne yaptığımız düşünmüyoruz.Galapagos takım adaları'nın insanlarla tanıştığı 1535 yılından günümüze kadar yerleşime uygun olmamasına ramen modern yaşamdan kaçmak isteyen çeşitli tipte maceracı insanların gereksiz zorlamalarına tahribatlarına ve yağmalarına maruz kalmış ve eşsiz bir kaplumbağa iguana ve kuş cenneti olma özelliğini yitirmiştir. Artık orası sıradan herhangi bir yerdir. İnsan tahribatına karşı gene insanlar tarafından savunulmaya çalışılan bir yer. İnsanın var olduğu diğer bütün yerler gibi.