Çarşamba, Ocak 06, 2016

Anılar ve Kalbim



Uzun zaman sonra yolum düştü oraya , son zamanlarda çok kez yakınından geçmiş
ama görmemiş olmalıyım. Belkide bilinç altı dönüp bakmamışımdır
Çünkü sordum. Ne zaman ?  Dediler epey oldu....
Kapanmış..
Sessiz , çıplak ve karanlıktı.
Üstelik terk edilmiş kasabalar gibi yan tarafındaki 2 mağaza da kapanmış , tam olmuş yani..
Diğer taraftaki kitapçı çoktan kapatıp gitmişti zaten...
Fotoğrafları cep telefonumun otomatik hataları düzeltme çabasıyla olduğundan
çok daha ışıklı çıktı.
O kadar aydınlık değil artık orası.

Orasını öyle görünce üzüldüm.
Herşey değişiyor biliyorum.
Daha mı iyi , daha mı kötü işte onu bilemiyorum.
Hiç birşey eskisi gibi kalmıyor.
Eskiler bir bir çöküyor yerlerine yenileri kuruluyor yada kurulamıyor.
Bizde çeşitli duygular yaratıyor bu değişimler.
Nostaljide bu değilmi zaten , alışılmışın değişimine karşı duygusal tepkimiz.

Bahsettiğim yer Amazon Cafe.
Bir AVM nin en alt katında , bölge olarak esas AVM parkurundan biraz uzakta
kıyıda kalmış bir yerdi.
Yolunuz düşerse şaşırır çölde birden vahaya raslamış gibi olurdunuz
Adı gibi amazon ormanları tarzı dizayn edilmiş bir cafe idi orası.
Tam ortasından AVM nin soğutma suyu dere biçiminde akardı,
suyun 2 tarafında da masalar vardı
Akar suyu minik ahşap köprülerle geçerdiniz.


 






Bir ara canlı müzik yapılırdı , nezih bir yer olması için çok çaba ve para sarfedildiği belliydi.
Bazısı suni bazısı gerçek bitkileri , büyük boyutlu akvaryumlarda iri balıkları vardı.
Ben hatırlamıyorum , raslamadım ama zamanında maymun ve papağan da varmış
bu cümbüşün içinde.
Ve tabi ortadaki akar suyun içinde çok sayıda büyük cüsseli su kaplumbağaları vardı.
Benim için önemi burdan gelirdi...

Cafenin o sessiz sönmüş haline bakarken onunla bağlantılı geçmişim canlanıverdi birden bire.

Yataktan kaplumbağa kaplumbağa diye fırlayıp , sokaklarda daha ne yapsam acaba diye
dolaştığımız , gece geç saatlerde forumlarda son cümlelerimizi tamamlayıp ancak
o zaman yattığımız günlerdi.
Çokta eski değil ama gene de asırlar öncesinde kalan zamanlar gibi geliyor şimdi o günler.

Heryerden kaplumbağa ilgisiyle sanal dünyanın olanaklarını kullanarak bir araya gelmiş
ufak bir koloniydik.
Mesajlaşır , kendi çapımızda sorulara yardımcı olmaya çalışır , yeni arkadaşlıklar kurar
bazen de yerli yersiz birileriyle kapışırdık :)
Acemiydik heyecanlıydık ama mutluyduk.

Her mesajda , her mailde , bir başka çarpardı kalbim.
Hala daha beni çarpan yada kıran çok şey var o eski mesajlarda maillerde.
Anılarımda ne çok şey var.

Amazon Cafe mesajlarım da bahsettiğim ve eleştirdiğim bir yerdi.
Biz 28 derece su ısısı,  güneş ışığı , UVB ışığı ve kalsiyum takviyesi şart diye yırtınırken
o uygunsuz şartlardaki yapay akarsuda , hangi evlerden düştüğü bilinmeyen çok sayıda kaplumbağa hayata tutunmaya çalışırdı.

O yıllarda bir gün oradan geçerken artık bakılması zor gelen bir kaplumbağanın suni dereye terk ediliş seromonisine denk gelmiştim. Genç bir kız ve ailesi terk etmeden önce son kez ellerindeki kaplumbağaya bakıyorlardı. Bir kaç sn düşünmüştüm olaya müdahil olsam mı , uyarsam mı diye..
Sonra yürüdüm uzaklaştım. Geçersiz bir ukalalıktan başka ne diyebilirdim ki..
O suda sürüyle herbiri kendi özgün terk hikayeleri olan çok sayıda kaplumbağa vardı.
Ölümcül kaplardan , pis akvaryumlardan kendi lağımlarında yaşamaktan kurtulan bir manada şanslı yada çok dayanıklı kaplumbağalar...
Ahşap köprüye çıktığınız zaman acaba yem atarmı diye size yaklaşan büyük ebattaki
hüzünlü kaplumbağalar.
Bazısı uzaktan bile bariz belli olan beyaz lekeli , bazısının rengi atmış.
2 hafta sonra giderdiniz mesela , beyaz lekeleri olan yok.
Bulamazdınız.

Sonra bir gün işin sırrını Avm nin dışındaki pethopta çözmüştüm.
Çok kaplumbağa satıyoruz oraya demişti birisi , sürekli ölüyorlar ama yerlerine bizden alıp yenilerini koyuyorlar.
Çok büyüdü bakamıyoruz , plastik kaba sığmıyor artık diye petshopa bırakıyordu insanlar kaplumbağalarını.
Petshoptan sonra da o boyuttaki kaplumbağaların tek istikameti avm nin soğutma suyundan oluşan amazon deresiydi.
Ve ben nereye geldim , yaşasın yüzebiliyorum ama nerde benim ısıtıcı lambam diye dere boyu yüzerken....birgün..
Nokta....


Fakat tüm olumsuzluklarına karşın evlerdeki pis akvaryumlardan çok daha yaşamaya
elverişli bir yerdi. Orası kesin.
Aşağıda 2006 yılında kaçak çektiğim fotoğraflar var





Bu fotoğrafa dikkatli bakarsanız kenardaki  kayaların 
ve sudaki ışıkların üstünde ki kaplumbağaları seçebilirsiniz







O zamanlar sıkça gelir yukardan kaplumbağalara bakardım.
Fotoğraf çekmeye çalışırken güvenlik beni hep uyarırdı. Yasak çekmeyin..
İri ve güçlü olanları su altındaki lambaların üstünü kaparak ısınmaya çalışırdı.
Bazısıda kurumak için binbir çabayla kenardaki kayalara tırmanırdı
düşe kalka , tekrar tekrar deneyerek
Güneş ışığı yok , sıcaklık yok...
Yukarı çıkmayı başaranlar hemen yakınlarındaki masada oturan müşterilerle bakışırdı.
Yemek yiyen kişilerden biri masadaki tuzluğa biraz hızlı uzansa mesela ,
ürküp şıp diye suya atlayan kaplumbağalar.

Kaplumbağalar ne oldu diye sordum, dağıtıldılar , isteyene verdiler dediler.
O kaplumbağalardan sağ kalanlar şimdi bir kez daha nerelere düştüler acaba.

Biliyorum , bizim forumlarda yazdığımız günlerden bu yana çok şeyler değişti.
Neredeyse tüm kaplumbağa siteleri tek tek silindi internet çöplüğünden.
Bütün üstadlar bile geçerli bahanelerle kaplumbağalarını terk ettiler.
Kaplumbağa ithalatı ve satışı yasaklandı. Tabi bu yasak ne kadar geçerli tam bilemiyorum.

Amazon cafe nin kapanıp karanlığa gömülmesi , o günden bu güne olan bitenin
kısa bir izahı gibi.